Her sanat yapıtı alımlayanla yaşar. Okuyucusunu bulamayan kitap, izleyicisini bulamayan resim, dinleyicisini bulamayan müzik sandık içersinde saklanan eşya gibidir. Sandıktan çıktığı anda, tıpkı bir ağaç gibi dallanıp yeşermeye başlar. Sinema ve tiyatro örneği, kimi sanat dallarının varoluşları ise sadece alımlayana bağlıdır. Alımlama kaynağını sanat yapıtını anlamada buluyor. Özellikle yenilikçi sanat, benimsediği çok anlamlılık, çok seslilik ve açık biçim nitelikleriyle alımlayanı öylesine etkin kılıyor ki anlama ancak alımlamayla bütünleşerek gerçekleşebiliyor. Bu noktada yaratma ve alımlama, üretim ve tüketim birbirinden ayrılmaz bir bütünü oluşturuyorlar.