Alevilik-Bektaşilik felsefesinde materyalist yan (maddeci yan, maddeci düşünce temeli) inancın tuğlalarıyla örülüdür, deyim yerindeyse nicel boğuntudadır; eğer sürekli inanç yanı vurgulanıp pekiştirilirse, her şey inancın (idealist yan) denetiminde ele alınırsa, düşünce atılım yapamaz, bu kültür insanı aydınlığa çıkarmaz, körlenir; giderek kahrolsun büyük din, yaşasın küçük din anlayışını öne çıkarır.
Bu durum egemen güçlerin işine gelir; 700 yıldır yaptığı gibi Alevi-Bektaşileri dinsiz olmamalarına karşın dinsizlikle suçlar ve yargılar; düşünce yanını inanç yanıyla perdeleyerek bu kültürü boğazlamaya kalkar.
Ama Alevi-Bektaşiler, düşüncelerinden dolayı dinsiz olarak değil; toplum düzenini maddeci bir yaşama anlayışı üzerine oturtmak isteyen, inançlarını ise bu isteklerini tavıra, eyleme, davranışa dönüştüren bir manevi güç olarak gören devrimciler, ilericiler, aydınlık insanlar olarak algılanmak, şayet yargılamak gerekiyorsa böyle yargılanmak istiyorlar.
(Arka Kapak)