Kendi kentimize gidemiyorduk. Kuzey Denizi´ne açılan bir rıhtımdaydık. Deniz´in Gümüşsuyu´ndaki Pak-İş Pastanesi garsonu Stefan´a uzun yıllar sonra rastlamış olduğu yerde. Birden dönerek ´İşte Stefan´a burada rastladım´ demişti. İstanbullu olan insanı dünyanın neresinde görürsem göreyim, tanırım. İlk gençliğimiz ardımızı bırakmayan o kentten bize gülümsüyordu. Deniz´in yaşamöyküsü o kentin ve bir kuşağın yaşamının öyküsüdür. Yıllarla kendi kentimize düşleriyle dokunmaya çalışmış bir ´yitik kuşak´ yazarının öyküsü. Bu öyküyü dinlemek mutluluktur. İstanbul´a dokunan her yüreğin duyduğu mutluluğun öyküsü.
-Demir Özlü-
Deniz Kavukçuoğlu, 1970´li yıllarda Türkiye´de yaşanan ´iç işgalin´ dışarıya savurduğu kök değerlerin, ayakta kalmış ender örneklerinden biri. Dışarıya savrulan beyinler ve ruhlar, içeride kalan sağlamları çürüğünden ayırır, tarihe kalması gerekeni daha iyi algılar. İşte Alageyik Sokağı, Türkiye´nin bu anlamda koruması gereken evrensel gemilerin ana limanıdır.
-Mine G. Kırıkkanat-
(Arka Kapak)