Lakin, ya semerci bizimle kafa bulmuştu, yada taksi şoförü acemiydi. Bir türlü İstanbul Kapısı bulunamadı. Gün battıktan sonra aramaktan vazgeçip otele dönerken, şoförle, Tebriz`deki bütün taksiler gibi bunda da Türkiyeli pop şarkıcılarının kasetleri çalıyordu avaz avaz. Konumuz oldukça derin ve hayatiydi. Sadece İran`da değil, dünyanın pek çok ülkesinde, sokaktaki insanın, düzene karşı tavrını belirlemesinde önem taşıyan bir meseleyi konuşuyorduk. Şöyle açılmıştı mevzu: Azatlık mı mühim, emniyet mi?
Bu konuşmanın üzerinde bir yıl geçmiş, bu arada İran kitabı da yayınlanmıştı ki, ABD`nin İkiz Kuleler`i ve Pentagon`u vuruldu. Ne fesaretli taksi şoförüymüş ki o, gelecekte dünyanın gündemine oturacak olan tartışmayı Tebriz`de başlatmıştı. Özgürlük mü, güvenlik mi? Bu konunu her açılışında karşıma bir misal çıkıyordu artık, fanus misali, ahşap bir fanus...