1920´lerin o ünlü özdeyişi: Köylü memleketin efendisidir; popülist bir söylemden ve ülke nüfusunun yüzde 80´ini meydana getiren köylü kitlelerine paternalist bir selamdan mı ibaretti?
Kuşkusuz daha fazla, daha anlamlı bir şey: Bir emir, bir istem ve özlemdi. Yorgun, yoksul, kendi içine kapalı milyonlara; uyanın, silkinin, olmanız gereken yere yükselin çağrısı yapılıyordu. Sonraki yıllarda köylü memleketin efendisi olamasa da, özellikle 1950´lerden sonra, popülist politikaların oy deposu olarak ön plana geçti. 1970´lere gelene kadar, ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturmayı sürdüren, 1990´larda kentsel nüfusa oranla gerileyen tarımcı köylü nüfus; tarım kesimi ve kırlar; 1980´lere gelene kadar her dönemde, hem siyasal hareketlerin, hem ekonomi politikalarının, hem sosyal bilimlerin gündeminde baş köşelerde kaldı.
75 Yılda Köylerden Şehirlere kitabı, 75 yıl boyunca kırsal Türkiye´yi, köyü, köylüyü, Cumhuriyetin kurucu kadrolarından günümüze tarım ve köylü politikalarını ve güncel sonuçlarıyla da önem kazanan göç olgusunu çeşitli yönleriyle sergilemeyi, hatırlatmayı amaçlıyor.
75 Yılda Köylerden Şehirlere, 1990´lar Türkiye´sinde gündemin arka sıralarına atılmaya göç dalgalarıyla cevap veren bir kesimin 75 yıllık macerası.